PKK ile BDP aynı masada
Abdullah Öcalan’ın mektubunu Kandil’deki PKK’lılara götüren BDP milletvekillerinin, Kuzey Irak’taki örgüt yöneticileriyle buluştukları toplantının fotoğrafları yayınlandı.
BDP heyetinin açıklamasına göre Kandil’de yapılan PKK görüşmesi, 1 Mart günü gerçekleşti. Bu görüşmede çekilen fotoğrafta masanın başında PKK yöneticilerinden Murat Karayılan, solunda ise sırasıyla milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk, Altan Tan ile KCK ana davasının bir numaralı sanığı Sabri Ok görülüyor. Masada Karayılan’ın sağında ise Aysel Tuğluk ve adı öğrenilemeyen başka bir PKK’lı bulunuyor.
BDP’li vekillerin Kandil Dağı’nda Murat Karayılan’la yaptıkları görüşmenin detayları da ANF’nin görüşmeye ve ‘çözüm sürecine’ ilişkin sorularını yanıtlayan Karayılan tarafından açıklandı. Murat Karayılan, kaçırılan kamu görevlilerinin bir hafta içinde bırakılacaklarını belirtirken, Abdullah Öcalan’ın mektubu konusunda önemli oranda bir kanaat oluştuğunu ancak halen üzerinde düşünmeleri gereken noktalar olduğunu söyledi.
Kamu görevlilerinin bırakılmasıyla ilgili Karayılan “Şimdi teknik hazırlıklar yapılıyor. Bir hafta içerisinde elimizde tutsak bulunan devlet görevlilerini teslim etmeyi kararlaştırmışız. Bizden yana sürece giriş yapabilmek için önemli bir adım olacaktır. Eğer tekrar BDP heyeti veya başka siyasi partiler ya da ilgili STK’ler gelirlerse biz kendilerine teslim edebiliriz. Yalnız teslim edeceğimiz kurumların bu kişileri sağlam bir biçimde götüreceklerine dair bize güvence vermeleri gerekiyor. Bu konuda bize güven veren kurumlar gelirlerse teslim edebiliriz. Bu ancak bir hafta sonra olabilir” dedi.
“BDP’NİN SIZDIRMA YORUMLARI ABARTILI”
Öcalan ve BDP arasındaki görüşme tutanaklarının basına sızmasının da ‘gazetecilik olayından ziyade bir operasyon durumu’ olabileceğini söyleyen Karayılan “Metnin, sürece bir biçimde çomak sokmak isteyen bazı kesimler tarafından çalınıp sızdırıldığı ihtimali yüksek bir ihtimal olarak öne çıkmaktadır. Bu hususu tabii ki başta BDP olmak üzere ilgili kesimler netleştirmeli” dedi.
Karayılan BDP’nin sızdırma olayıyla ilgili yaptığı “2. Oslo sızdırmasıdır” değerlendirmesini de abartılı bulduğunu belirterek “biz bu görüşme notunun yayınlanmış olmasını da bir felaket olarak görmüyoruz” dedi.
Röportajda Karayılan şunları söyledi:
“TÜM TARAFLARIN KAZANACAĞI BİR FORMÜL”
Burada kesinlikle tüm tarafların kazanacağı yepyeni bir çözüm çerçevesi söz konusudur. Hiç kimsenin kaybetmediği, herkes açısından “kazan kazan” formülünün söz konusu olduğu bir çerçeve eksen alınıyor. Burada geri adım atma, ileri adım atma, kazanma ya da kaybetme değil, herkesin kazanacağı bir formülasyondan bahsediliyor. Tabii ki tarafların bunu doğru anlaması önemlidir. Biz PKK olarak bunu anlamaya ve buna anlam biçmeye çalışıyoruz. Çünkü bizim için hemen algılanması ve hemen gereklerinin yapılması öyle basit-sıradan bir şey değildir.
“SABOTAJ İHTİMALİ VAR”
Türkiye’nin içinden ve dışından sabote etmek isteyen güçler de olacaktır. Bu konuda Başbakan Erdoğan’ın, “biz bu soruna her el attığımızda önümüze engeller çıktı” biçimindeki söylemi doğru ve yerinde bir tespittir. Biz de bunu hissediyoruz. Çünkü bu engel durumları bize de yansıyan durumlardır. Fakat her iki tarafın demokratik çözüme ve barışa ilişkin kararlı duruşları, bütün bu sabote çabalarını ve engelleri boşa çıkarabilecektir.
“UMUTLU OLALIM AMA GERÇEKÇİ DE OLALIM”
Geleceğe dönük umutla yaklaşmayı esas alalım. Ama aynı zamanda gerçekçi de olalım. Hükümet yanlısı bazı çevreler her şey oldubitti, tamam gibi bir imaj yaratmak istiyor. Ama bana öyle geliyor ki, legal Kürt siyaseti de bu konuda fazla iyimser yaklaşıyor, toplumu da bu yönlü yönlendirmeye çalışıyor.
ÖRGÜT’TE BAHAR HAREKETLİLİĞİ
PKK’ya dönük operasyonlar durmazsa ve saldırılar olursa, daha önceden de ifade etiğimiz gibi kendimizi savunuruz. İşte bahar geldi, 2 hafta sonra hareket olanaklarımız oluşacak. Yani eğer operasyonlar devam edecekse, bu çatışmaların da devam edeceği anlamına gelir. Bu, bir sorundur. İki silahlı kesim var, yani iki taraf var. Bir çatışmasızlığın yaşama geçmesi için her iki tarafın da buna uyması gerekmektedir. Çift taraflı olmadan hiçbir şey yaşama geçemez.
KARAR ALMAMIZ KOLAY DEĞİL
AKP hükümetinin politikalarına ilişkin kaygılar taşıyoruz. Ama aynı zamanda Önderliğimize de çok güveniyoruz ve sonuna kadar inanıyoruz. Biz Önderliğimizin elbette ki her zaman arkasında olmayı esas alacağız. Bu konuda Önderliğimizin gönderdiği mektup bizlerde önemli oranda bir kanaat oluşturmuş olsa da halen üzerinde düşünmemiz gereken noktalar da vardır. Bu açıdan bizim karar almamız kolay değildir.
“ÖCALAN İLE BİZ DE GÖRÜŞMELİYİZ”
İmralı’ya BDP’lilerin gidip gelmesi yetmemektedir; doğrudan bir ilişkiye ihtiyaç vardır. Bu konuda BDP’lilerin oynadığı rol küçümsenemez bir roldür. Kalıcı kararlaşmalara gitmek için kesinlikle onların da aktif bir biçimde dahil olmalarının bir gereklilik olduğu konusunda hiçbir şüphe olamaz. Her iki taraf için BDP’nin önemli, kolaylaştırıcı bir rolünün olacağı açık ortadadır. (Radikal / ANF)