366 kadına gözaltında cinsel taciz
Gözaltında Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’nun raporuna göre, Türkiye’de son 16 yılda 83 kadın, güvenlik güçleri tarafından gözaltında tutulurken tecavüze uğradı.
Radikal Gazetesi’nden Hakkı Özdal’ın haberine göre, vakaların çok önemli bir bölümü Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden. Büro için çalışan avukatlardan Leman Yurtsever, bu sayının sadece kendilerine başvuran kadınların sayısını yansıttığını, çok sayıda kadının da toplumsal baskı, ‘utanma’, ‘töre korkusu’ gibi nedenlerle yaşadıkları taciz ve tecavüz olaylarını açıklamadıklarını söylüyor.
Gözaltında Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu, 8 Mart Dünya Kadınlar günü vesilesiyle kadınlara, trans bireylere yönelik devlet kaynaklı cinsel şiddet vakalarını içeren istatistiki bir rapor yayınladı.
1997 yılında gözaltındaki cinsel taciz ve tecavüz olaylarına karşı hukuki yardım amacıyla oluşturulan büronun, bu tarihten günümüze kadar gelen zaman dilimini kapsayan istatistik raporu çarpıcı rakamlar içeriyor. Rapora göre, 16 yıl içinde Büro’ya ‘cinsel taciz ve tecavüz’ vakası yaşadığını söyleyerek başvuran kadın sayısı 366. Bu 366 kadından 83’ü gözaltında güvenlik güçlerinin tecavüzüne uğradığını açıkladı. Ancak trajedi pek çoğu için burada da bitmedi. 2 kadın tecavüze uğradıktan sonra intihar etti, bir kadın işkence sonucu öldürüldü, 14 yaşındaki bir kız çocuğu ise tecavüze uğradıktan sonra akrabaları tarafından “namus” gerekçesiyle öldürüldü. Bir kadın da işkencenin uzun vadeli etkisi sonucu Aralık 1999’da hayatını kaybetti. Tecavüze maruz kalan bir kadın hakkında da ailesi ‘ölüm kararı’ aldı.
Gözaltında Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu avukatlarından Leman Yurtsever, yayınladıkları verilerin sadece ‘başvuru cesareti gösteren’ kadınların sayısını yansıttığını söylüyor ve gerçek vaka sayısının bunun çok çok üzerinde olduğunu düşünüyor. Yurtsever’e göre, özellikle Kürt coğrafyasında yaşanan ihlallerin ardından, kadınların başlarına gelenleri açıklamasının önünde önemli sosyal-psikolojik bariyerler var. ‘Namus’ ve ‘töre’ saikleri bunların en önde gelenleri. Toplumsal baskılar, ‘utanma’, ‘dışlanma korkusu’ gibi nedenler de kadınların yaşadıkları taciz ve tecavüz olaylarını dile getirmelerini engelliyor.
Rapor, tecavüz vakalarının yanı sıra ‘zorla fuhuş’, ‘basın yoluyla cinsel taciz’, ‘işkence sonucu bebeğini düşürme’, ‘bekâret kontrolüne maruz kalma’ gibi vakaları da içeriyor.
Başvuru yapma cesareti gösteren, mağdur 366 kadının 45’i ise 10–18 yaş arasında… Bir başka deyişle çocuk! Taciz ve tecavüz başvuru yapan kadınlar arasında 67 yaşında olan da var.
Bu vakalarla ilgili toplam 159 dava açıldı. Bunlardan 28’i AİHM’de sonuçlandı, 16 dosya ise AİHM’de görülmeye devam ediyor.
Türk Ceza Mahkemeleri’nde 38 dava sürerken, hükme bağlanan 12 dosya ise Yargıtay’da.
Savcılık soruşturması aşamasında bulunan dosya sayısı ise 58.
Ancak tüm bunlar arasında en çarpıcı veri ise şu: 114 kadın “korktuğu için” hukuki işlem istememiş. 14 kadın ise olayla ilgili dava sürerken şikayetinden vazgeçmiş. Bu kadınlardan biri “gördüğü ağır baskı sonucu vazgeçtiğini” itiraf ediyor. 8 kadın ise iç hukuk yolları tükendikten sonra şikayetini sürdürmekten vazgeçti.
40 kadın ise uğradığı baskılar nedeniyle yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı.
Taciz ve tecavüz suçunu işleyen faillerin dağılımı ise şöyle
Polis: 266
Jandarma/asker: 96
Özel Tim: 17
Korucu: 15
Gardiyan: 47
İtirafçı: 4
Gazeteci: 1
Adli Tutuklu: 24
Belediye Başkanı: 1
Adliye görevlisi bekçi: 1
Diğer kamu görevlileri: 4