‘Akil adam’ Kandil’de
Bir süre önce Milliyet Gazetesi’ndeki köşe yazarlığına son verilen ve Hükümet tarafından “Akil adam” olarak seçilen Gazeteci Hasan Cemal Irak’ta PKK liderlerinden Murat Karayılan ile görüştü, samimi pozlar verdi…
Tamamı t24 internet sitesinde yayınlanan görüşmeye ilişkin Hasan Cemal’in notları şöyle;
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’la bu üçüncü Kandil röportajım. İlkinin tarihi, demokratik açılım sürecinin başlarında, 2009’un Mayıs ayının ilk haftasındaydı. İkincisini, Oslo süreci kapanırken 2011 yılı Haziran ayı sonlarında yapmıştım.
Üçüncüsü dün gerçekleşti.
PKK’nın dağdaki bir numarası olan Murat Karayılan’la, Öcalan’ın “Silahlar sussun, fikirler konuşsun” diyerek yaptığı gerçekten tarihi çağrıdan iki gün sonra, baharın rengârenk patlamaya başladığı Kandil Dağı’nın eteklerindeki bir köy evinde, 23 Mart Cumartesi günü görüştüm.
5,5 saat konuştuk.
Karayılan’ın yanında 2011’deki görüşmemizdeki aynı ekip vardı: KCK Yürütme Konseyi üyesi ve Başkan Yardımcısı Ronahi Serhat, Yürütme Konseyi üyesi Zeki Şengali ve Ahmet Deniz, Güney Kürdistan Dış İlişkiler Temsilcisi.
Karayılan, toprak zeminli mütevazı köy evinin küçük odasında daha masaya otururken birkaç saat içinde ateşkes ilanının yapılacağını söyledi. Böylece, barış konusunda heyecan verici bir döneme adım atıldığının yeni bir işaretini Kandil’de almış olduk.
‘Bizim için de bu tarihi barış sürecinin ciddi riskleri var’
Murat Karayılan uzun söyleşimizin daha başında şunları söyledi:
“Önder Apo’nun belirttiği gibi, gerçekten tarihi bir dönüm noktasındayız.”
“Başarı için elbette umutluyuz.”
“Hani Başbakan Erdoğan hep ‘Büyük risk aldık’ diyor ya… Bizim için de bu tarihi barış sürecinin ciddi riskleri var.”
“Barış için daha çok çalışmamız lazım.”
“Barıştan herkes kazanır.”
Murat Karayılan’a görüşmemizin en başında beş kısa soru sordum ve kendisinden beş kısa yanıt aldım.
Birincisi:
Öcalan, “Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun” dedi. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
Karayılan’ın yanıtı:
“Doğrudur, bize göre de silahın zamanı geçmiştir.”
İkincisi:
Öcalan, “Yeni dönemde artık silah değil, siyaset öne çıkıyor; silahlı mücadeleden demokratik mücadeleye geçiliyor” dedi. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
Karayılan’ın yanıtı:
“Evet, böyle düşünüyorum. Ama bunun için de aşamalar var katedilmesi gereken, süreçler var geçilmesi gereken…”
‘Hükümetin ve Meclis’in yapması gerekenler var’
Üçüncüsü:
Öcalan, “Artık silahlı unsurlarımızın Türkiye sınırlarının dışına çıkma zamanıdır” dedi. Siz de böyle mi dşünüyorsunuz?
Karayılan’ın yanıtı:
“Evet, buna biz de katılıyoruz. Fakat bu sürecin pratikleşmesi, yani uygulanması için hükümetin ve Meclis’in yapması gerekenler vardır.”
Dördüncüsü:
Öcalan, “bağımsız Kürdistan” da demedi, “federasyon” veya “özerklik” de demedi. Bu konuda kendisiyle aynı görüşte misiniz?
Karayılan’ın yanıtı:
“Önder Apo’nun mektubundaki çerçeveyi bütünüyle doğru buluyor ve katılıyoruz.”
Beşincisi:
Kısacası Öcalan dedi ki:
“Silahın kullanım süresi doldu; artık ne yapacaksak, barışçıl siyasetle yapacağız.”
Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
Karayılan’ın yanıtı:
“Türkiye Cumhuriyeti devletinin de olumlu yaklaşması durumunda, (Burada Karayılan sanıyorum Ankara’nın ‘ev ödevleri’ni dolaylı bir dille belirtiyor) biz de Türkiye’de sorunların çözümünde silahı devre dışı kılabiliriz.”
Murat Karayılan’a, bu kısa kısalardan sonra, Öcalan’ın silahlara veda edilmesine dair yaptığı tarihi çağrısında, sınır dışına çekilme ya da silah bırakma gibi hayati konularda herhangi bir takvim öngörmediğini, tarihlere bağlanmış bir yol haritası çizmediğini belirttim ve bunun ne demek olduğunu sordum.
Karayılan özetle dedi ki:
“Bu takvim konusu biraz teknik kısma giriyor. Önder Apo çağrısında, hareketimizin yeni bakış açısını ortaya koymuştur. Tarihi, felsefi, ideolojik bağlamın çerçevesini çizmiştir. Önderlik, bu çağrısında, önümüzdeki sürece taktik değil stratejik açıdan yaklaşmıştır. Tarih, takvim gibi teknik boyutlara girmemiştir bu nedenle…”