İLEF’ten Yeni Akit’e sert yanıt
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin (İLEF) Yeni Akit gazetesi ve habervaktim.com adlı haber sitesi ile ilgili fakülteyi hedef alan “haberlerinin” ardından bir basın açıklaması yaptı ve “gerekiyorsa kalemlerinizi kırın” dedi.
İLEF tarafından yapılan 30.01.2013 tarihli basın açıklaması şöyle:
Gerekiyorsa Kalemlerinizi Kırın!
Cumhuriyet Türkiyesi’nin gazetecilik eğitimi veren ilk kurumlarından birinin, kendisine yönelik çıkan haberler nedeniyle gazeteciliği yeniden öğretmek durumunda kalması üzücü bir durum olmakla birlikte şaşırtıcı sayılmamalıdır. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, başına “haber” sözcüğü koyan “vaktim” adlı bir internet sitesi ve Yeni Akit adlı gazete tarafından hedef gösterilmekte, üretilen haberlerde de haberciliğin ana kuralları açıkça çiğnenmektedir.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi eğitim verdiği gazeteci adaylarına, gazetecilikte mutlak anlamda tarafsız olunamayacağını yıllardır anlatır durur. Bu anlamda tarafsızlık hiçbir kurum ve birey açısından mümkün değildir. Ancak bu durum, gazetenizi bir araç olarak kullanıp karşıtı olduğunuz görüşlere sahip kişilere temel gazetecilik kurallarını çiğneyerek saldırmanıza bahane olamaz. Temel habercilik kuralları, olguların ve söylenenlerin çarpıtılmamasını esas alır. Olgulara kaynaklar, gözlemler ve belgelerle ulaşılır. Çarpıtılmış olgulardan yola çıkarak, insanları ve kurumları yargılayarak mahkûm etmek ve kendi yandaşlarına hedef yapmak gazetecilik değildir. Olsa olsa bir nefret suçudur!
Yarım yüzyıllık habercilik öğretiminde bir ekol olan İLEF, maalesef, haberciliğin en basit, en yalın, en tartışmasız kurallarına uyulmasını resmen talep etmekte, haber yazmayı öğrenmeden gazetecilik yapılmamasını istemektedir. İLEF’i basitçe gazetecilik talep etmeye yönelten, “ne”, “neden”, “nerede”, “ne zaman”, “nasıl” ve “kim” sorularının asgari cevapları bile bulunmayan; hiçbir kanıta dayanmayan, sorgulanmayan, sorulmayan, teyit edilmeyen rivayetlerle hedef haline getirilmiş olmasıdır.
Haberciliğin en basit kurallarına uyulmaksızın, yıllardır habercilik öğreten bir fakülteyi, ilgili kurumların kendi yandaşlarına hedef göstermesine seyirci kalınmamalıdır. Nefret suçlarının yargı, yasama ve yürütme organlarının gözleri önünde pervasızca ve durmaksızın işlenmesine “dur” denmelidir.
Bu sözde gazetecileri, gazeteciliği öğrenmeden gazetecilik yapmamaya davet ediyoruz. Gerekirse, kalemlerini kırmalarını istiyoruz. Evet, sadece gazetecilik istiyoruz!
Nasıl çarpıtıyorlar?
habervaktim.com adlı haber sitesinin ve Yeni Akit gazetesinin haberlerine kısaca değinirsek ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır:
Haberlerden birinde, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nün göz yumması sonucunda marjinal grupların İLEF’te bir korku imparatorluğu kurdukları, bu grupların arkasında da öğretim görevlilerinin bulunduğu iddia ediliyor. İddianın mesnedi, kanıtı, tanığı nedir sorusunun cevabı ise haberde bulunmuyor. Sadece “kaydediliyor”, “bildiriliyor”, “manidar bulunuyor”.
Bir başka haberde, İLEF’in bir öğretim üyesinin Marksist olması suç gibi gösteriliyor. Ayrıca öğretim üyesinin Ertuğrul Kürkçü ile aynı karede yer aldığı bir fotoğraf, BDP yandaşlığına delil olarak gösteriliyor. Oysa haberde kullanılan fotoğrafın tarihine ve çekildiği yere bakılsa, Ertuğrul Kürkçü’nün o tarihte milletvekili olmadığı, habere konu olan fotoğrafın Dokuz Eylül Üniversitesi’nde düzenlenen bilimsel bir etkinlikte çekildiği anlaşılacak. Fakat dert haber yapmak değil, hedef göstermek olunca habercilik kuralları unutulup savaş kuralları devreye sokuluyor. Böylelikle öğretim üyesinin Türkçe yazılmış olmasına rağmen farklı yabancı dillerdeki bilimsel eserlerden atıflar alan kitapları bile birer suç unsuru gibi gösteriliyor.
Hem habervaktim.com adlı sitenin hem de Yeni Akit gazetesinin inşa edilmiş, kanıta dayalı olmayan, teyit edilmeyen, çarpıtılmış haberciliğinin en çarpıcı örneklerinden biri “İletişim Fakültesi İşgal Altında mı?” başlıklı haber. Habere göre “marjinal ve bölücü grup mensupları”ndan birisi, Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri adlı dersin final sınavında bir başkasının yerine sınava girmiş. Konu, imzasız bir ihbar mektubuyla Ankara Üniversitesi ve İLEF yönetimine bildirilmiş. Fakat hiçbir işlem yapılmamış; sınavda birbirinin yerine giren öğrenciler İLEF dekan yardımcısı tarafından korunmuş. Oysa ilgili sınava giren tüm öğrencilerin imzasını taşıyan sınav tutanağında birbirinin yerine sınava girdiği iddia edilen iki öğrencinin adlarının ve imzalarının bulunmadığı, yani bu öğrencilerin her ikisinin de belirtilen sınava hiç katılmadıkları yapılan inceleme sonucunda görülmüş, imzasız ihbarcıların aynı zamanda iftiracılar olduğu belgeyle kanıtlanmıştır.
Bir başka haberde İLEF’te “torpilin, adam kayırmanın, göz yummanın, müsamahanın yıllardır süregeldiği” iddia ediliyor. Peki kime torpil yapılmış, kim kayrılmış, neye göz yumulmuş, müsamaha gösterilen konu neymiş? Haberde, bunların hiçbirinin cevabı yok. PKK üyeliğinden ceza alan öğrencilerin derslere hiç girmeden sınavlardan 90-100 aldığı haberin bir başka iddiası. Bu öğrenci kimmiş, hangi dersten devam etmeksizin 90-100 almış? Yine cevap yok. İddia ediliyormuş! İddia eden kim? Gizli tanıklar.
Haberin bir başka iddiası İLEF öğretim üyelerinin tamamına yakının marjinal gruplara ya korkusundan ya eğiliminden destek veriyor olmasıymış. Bir iletişim fakültesinin neredeyse tüm hocalarını töhmet altında bırakan bu iddianın dayanağı neymiş? Cevap; edinilen bilgi. Peki bu bilgiye nasıl ulaşılmış, bu bilgi nereden alınmış, nasıl teyit edilmiş? Bunun cevabı yok.
habervaktim.com’daki bir haberde İLEF’in eski dekanlarından bir öğretim üyesinin, BDP Siyaset Akademisinde ders verdiği için tutuklanan Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile dayanışmak amacıyla aynı akademide “Toplumsal Cinsiyet ve Politika” konulu ders vermesi suçmuş gibi gösteriliyor. Siyasal Partiler Kanunu’na göre kurulmuş ve buna göre faaliyetlerde bulunan bir partinin siyaset akademisinde ders vermek neden suçmuş? Cevap yok. Dahası var. Söz konusu öğretim üyesinin bir başka suçu “feminist gruplara yakınlığıyla bilinmesi”ymiş. Feminist olmanın ya da feminist gruplara yakın olmanın suç olduğunu da, bir nefret suçu eşliğinde öğrenmiş bulunuyoruz.
İLEF’in bir başka öğretim üyesi “PKK’ya yakınlığıyla bilinen bir kadın haber ajansına lojistik destek” sağlıyormuş. Bu haber ajansının adı neymiş? Cevap yok. İLEF öğretim üyesi adsız haber ajansına nasıl destek sağlıyormuş? Yine cevap yok. Bir başka İLEF öğretim üyesi ve yönetim kurulu üyesi BDP’nin Siyaset Akademisinin hocaları arasındaymış. İktidar partisinin akademisinde ders vermek haber değilken, bir muhalefet partisinin akademisinde ders vermenin nesi habermiş? Cevap yok. Anılan öğretim üyesi hangi dersi vermiş ya da gerçekten ders vermiş mi, bunun da cevabı yok.
İLEF’in eski dekanlarından ve şu an bir başka iletişim fakültesinin dekanlığını yürüten bir öğretim üyesi “geçmiş dönemde sol örgütlerin ve PKK üyesi ve sempatizanı öğrencilerin adeta oyuncağı olmakla” suçlanıyor. Suçlayan kim, suç, suçun kanıtı ne? Yine cevap yok.
İLEF’te yıllar önce görev yapmış bir başka öğretim üyesinin suçu da, CHP adayı olarak RTÜK üyesi seçilmesiymiş. Peki bu neden suç? Cevap yok. Anılan öğretim üyesi İLEF’te görev yaptığı dönemde “sol öğrencilere yakınlık göster[miş]”. Kime, nasıl, ne zaman gösterilmiş bu yakınlık, gösterildiyse neden suçmuş? Bu iddianın dayanağı neymiş? Yine cevap yok. “Belirtiliyormuş.”
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde daha önce yüksek lisans sınavına katılan ancak başarılı olamayan, sonradan girdiği sınavda ise başarılı olan bir öğrencinin haber konusu yapılması ise habervaktim.com’un bir başka habercilik marifeti. Bir aday girdiği bir sınava yeniden giremez mi, bir kez başarılı olamadığı sınavda hep başarısız olmaya mahkûm mudur? Üstelik adayı birinci kez başarısız bulan da, ikinci kez başarılı bulan da aynı fakülte.
Ne istiyoruz?
Haber nesnesine düşmanlık yapan, yargı içermeyen sıfatlar kullanmadan cümle kuramayan, geçerliliği hiçbir şekilde kanıtlanmayan iddialara, gizli tanıklara dayanan, basit ve standart bilgilerden bile yoksun ve habercilikten uzak anlayışların, zihniyetlerin mahsülleri olan bu “haber”lere karşı, gazetecileri, gazeteci yetiştiren fakülteleri mesleklerinin ve derslerinin temel kurallarını savunmaya davet ediyoruz. Evet, basitçe gazetecilik istiyoruz!