Kadın bisikletçiler taşlandı
Yurt gazetesi yazarı tosun Yavuz dünkü yazısında “Türkiye’de bayan bisikletçilerin yarışırken taşlandığını, üzerlerine bulaşık suyu döküldüğünü, yolda araçla sıkıştırılıp tacize uğradığını” yazdı.
Yavuz’un ‘Bisikletçi taşlamak sevap mıdır?’ başlıklı yazışı şöyle;
Türkiye’de bayan bisikletçilerin yarışırken taşlandığını, üzerlerine bulaşık suyu döküldüğünü, yolda araçla sıkıştırılıp tacize uğradığını biliyor musunuz? Biz yeni öğrendik… Sadece kadın oldukları için bu davranışa maruz kalanların seslerini duyurmak için bu yazıyı yazmak da bize farz oldu…
Suyunu boşaltan bulutların,
Ya da açan güneşin meyve veren ağacın varlığında ne kadar payı vardır?
Mutlaka katkısı vardır ama ağacın çekirdeğinde büyümek, kalifiye olmak kodlanmışsa, su da, güneş de sadece ‘katkı’dır.
Tıpkı benim gibi!..
Kime mi: Spor Servisi editörlerimizden Aslı Bayram’a…
Editörlük kariyerinde dev adımlar atarak hep yukarı koşan Aslı’dan neden mi bahsettim?
Çünkü şimdi yazacaklarım onun bahsettikleri üzerine şekillendi.
Konuyu sevgili Aslı verdi bana. Efendim hemen toparlayayım.
Cumartesi günü sayfaları yaparken bir resim takıldı gözüme.
AA’dan gelen habere göre “Türkiye Bisiklet Federasyonu tarafından düzenlenen Kulüplerarası Puanlı 100. Yıl Muğla Yol Yarışları’nda” çekilmişti dikkatimizi çeken fotoğraf.
Bisikletçi kasabanın içinden geçerken, bir yaya yolun şeritlerle ayrılmasına rağmen caddeye fırlamış ve “yaya bisikletçiye çarpmıştı”…
Haberi ve fotoğrafı Aslı’ya gösterirken, aldığım cevap daha ilginç oldu: “Tosun bey o da
bir şey mi!.. Bizim Pelin’in anlattıklarını bir bilseniz…” Doğru ya Aslı’nın kardeşi milli bisikletçiydi. Merve Pelin Bayram.
Editörümün bir fotoğraf üzerine açtığı konunun kapısından girmek gerçekten farz olmuştu. Pelin’den de kendi ve diğer kız arkadaşlarının başından geçenleri bize anlatmasını istedik. Şimdiyazacaklarım tamamen yaşanmış olaylardır. Kelimeleri parlatmadan,yaşanmışları tüm çıplaklığıyla aşağıda nakledeceğim…
Olayların kahramanlarından,görgü şahitlerinden biri olan Pelin bakın neler anlattı:
“2009 Artvin Yusufeli yarışında, yarış startı verildikten sonra araziye bağlanmak için ev
aralarından gidiyordum… Yöre insanı ile aramızda son derece güçlü bir iletişim kurmamıza
rağmen, sokak aralarından birinde dünya başımıza yıkıldı. Hem benim hem de konvoydaki arkadaşlarımın üzerine bulaşık suyu yağdı. Peş peşe… Benim bacağım yandı. Oradan uzaklaşınca, yarışı terk etmek zorunda kaldım. Tabi benimle birlikte 4 arkadaşımın da akibeti aynıydı.”
“2011 yılının Nisan ayında Mardin’e çok güzel bir organizasyonla gittik. Sporcular için
özel uçak kaldırıldı. Konaklama şehirdeki halk çok ilgili ve anlayışlıydı. Yarış günü hava sisli ve yağmurluydu. Zor hava şartlarında dar merdiven inişleriyle ünlü tarihi Mardin sokaklarında giderken, inanılmaz şeyler oldu. Dedim ya, halkın tamamına söz söyleyemem. Ama birkaç kendini bilmez yüzünden zor anlar yaşadık. Peşimizden koşmalar, sopalar ile sırtımıza vurmalar, taş atmalar… Ama daha da dehşeti, merdiven çıkışında bisikleti eline alıp taşıyan kız sporcuların arkadan telefon kamerasıyla görüntümüzün kaydedilmesi ve giydiğimiz tayt yüzünden inanılmaz ağır sözlere
maruz kalmamızdı…”
“2007 yılında Almanlar ile İstanbul turumuz vardı. O zaman ilk yıllarımdı, ilk şehirlerarası turumdu. Tura başladıktan birkaç saat sonra geçtiğimiz bir bölgede bize taş atmaya başladılar. Hızlanıp hem de kendimizi
koruyarak uzaklaştık. Taş atma olayı Türkiye’nin en büyük şehrinde yaşanmıştı. Ne diyeyim. Bakın İstanbul’da yaşadığım bir olay daha… İstanbul’da özellikle bayan bir bisikletçinin antrenman yapması çok zordur. Hatta yıpratıcı. Bir keresinde bir aracın sıkıştırması sebebiyle ince yol tekerleğim mazgala girdi. Düştüm ve çenem yarıldı, dişim kırıldı. Çeneme beş dikiş atıldı. Anlayışlı ve yardım sever
şoförler ise yardımcı oldu”
“2011 yılında sezon yarışlarına hazırlanırken antrenman rotamı takip ediyor, Sirkeci yönüne gidiyordum. Balık Hali’nin oradan geçiyordum.Yolun en sağından. Bir arabanın yanaştığını, içinden bağırtıların geldiğini duydum. Daha da kenara çekildim. Aracı üzerime sürüp camdan sarkarak, tacize yeltendiler. Kendimi kaldırıma zor attım. Hızla
kaçtılar. Ya o panikle ve belli bir hızla giderken yere yuvarlansaydım?.. Daha bitmedi. Bir iki kilometre sonra yakaladım onları trafik ışıklarında. Orada da dalga geçmeye devam ettiler. Kendi anneleri, kız kardeşleri yok mu bu insanların? Şikayetçi oldum. Ama yıpratıcı süreçte davamı çektim, çünkü uğraşamadım”
“Burada özellikle söylemeliyim, bu anlattıklarım kötü örnekler. Bize destek olan, bize sevgi ve saygı gösteren, hayatımızı kolaylaştırmaya çalışan insanlar çoğunlukta. Böyle olmasa zaten biz kadın bisikletçiler bu sporla uğraşamazdık. Kötü olaylar yaşadığımız şehirlerdeki güzel anılarımızı da anlatmakla bitiremem. Bazen giderken araçlar yanaşıp
tebrik edip alkışlıyor. Bisiklet ile görüp spor hakkında bilgi alanlar var. Burada canımızı acıtan, hâlâ kadın sporcuları ilk ve ortaçağ karanlığındaki bakış açısıyla değerlendiren insanların bulunması. Evet onlar azınlıkta. Fakat süt kovasındaki sinek de çok ufaktır ama!..”
Son sözü de yazmama gerek yok gibi geldi önce.
Zira Pelin öyle güzel bağladı ki… Ama bu kadar iyi niyetli olmamak lazım.
Hafifletici sebep yok burada. Bazı zihniyetleri iyice ayrıştırmamız, geleceğin
selameti için farzdır. “Mahalle baskısı” dediklerinde kimse inanmamıştı.
Alın bakalım, bu yazılanlara da inanmayın.
Türkiye’de bayan bisikletçilerin yarışırken taşlandığını, üzerlerine bulaşık suyu döküldüğünü, yolda araçla sıkıştırılıp tacize uğradığını biliyor musunuz? Biz yeni öğrendik… Sadece kadın oldukları için bu davranışa maruz kalanların seslerini duyurmak için bu yazıyı yazmak da bize farz oldu!..
Milli sporcu Merve Pelin Bayram, katıldığı birçok yarışı birinci sırada tamamladı.