Tutanaklar partimiz üzerinden sızdırılmış
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş İmralı tutanakları’na ilişkin yaptığı açıklamada, “Milletvekili ya da parti yöneticisi değil ama sızıntının partimizin üzerinden yapıldığı anlaşılıyor” dedi.
Zabıtların gazeteciye ulaşana dek geçtiği ‘çoğaltılma’ sürecinin, sorunun BDP’deki ‘kolektif dikkatsizliklerin’ ürünü olduğu anlaşılıyor.
Radikal’den Deniz Zeyrek’in haberine göre, Altan Tan, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in, Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmenin bu heyet tarafından tutulan zabıtlarının basına nasıl sızdığına dair tartışmada sona gelindi. Zabıtların BDP kaynaklı olduğunu kabul eden, ancak BDP’lilerin sızdırmadığını savunan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, ‘kendi zanlılarını’ salı günü açıklayacaklarını duyurdu. Ancak, gelen bilgiler, zabıtların sızmasının partideki ‘kolektif dikkatsizliklerden’ kaynaklandığını gösteriyor. Çünkü, Parti Meclisi’ne okunan ana kopya, yemek molası sırasında parti içinde çoğaltılarak kontrolden çıkmış.
Twitter’dan dün açıklama yapan Demirtaş, “İmralı tutanakları vekillerimizden hiçbiri tarafından sızdırılmamıştır, vekillerimizin zan altında tutulmasını asla kabul etmiyoruz. Soruşturmada sona geldik. En geç salı günü bazı sonuçları kamuoyu ile paylaşacağız” dedi. Demirtaş, dün ayrıca gazetecilerin sorularını yanıtlarken soruşturmada önemli bilgilerin ellerine geçtiğini anlatarak “Birtakım ince hesaplar, birtakım farklı ilişkiler kullanılarak partimiz üzerinden elde edildiği anlaşılıyor. Soruşturmanın tümüyle bitmesi sonrasında bunu kamuoyu ile paylaşacağız. Bu işi kimler hangi amaçla yaptı, hangi amaçla gerçekleştirdi, o konuda da takdiri kamuoyuna bırakacağız. Ama kimler bu işin içindedir, bunu açıklayabilecek aşamaya geldik. Bir kişiden fazla kişiler var, bir kişinin becerebileceği, başarabileceği iş değil, mutlaka parti içinden, dışından destek almışlardır” dedi. Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın “Onlar açıklasın, yoksa ben açıklarım” sözünü değerlendirirken de şöyle konuştu:
“Sayın Başbakan’ın açıklasınlar diye kastettiği kişi biz değiliz, sayın medya organını kastediyor. Fakat şu konu da nettir bizim açımızdan; milletvekillerimiz, parti yöneticilerimiz kesinlikle bu işin içinde değildir. Kesinlikle sızdırma denen mesele o belgenin basına sızdırılma işi partimiz ve milletvekilimiz tarafından gerçekleştirilmemiştir. Bu bizim açımızdan nettir, yürüttüğümüz soruşturmada da bu açığa çıktı. Zannediyorum Sayın Başbakan’a şöyle bir bilgi gitmiş: Çok da sağlıklı olmayan bir bilgide bazı milletvekillerimizin bu meselenin içinde olabileceğine dair bilgiler gitmiş. Ben net olarak ifade edebilirim ki bu bilgi yanlıştır. Bizim ulaştığımız bilgiler daha net ve daha güvenilir bilgilerdir.”
BDP yönetiminin ihmali
Demirtaş’ın açıklamaları, BDP yönetiminin, zabıtların BDP parti yönetimi ve TBMM grubunun bilgisi ve izni dışında gazeteciye ulaştığına inandığını gösteriyor. Buna kadın Eşbaşkan Gültan Kışanak ile Genel Başkan Yardımcısı Nursel Aydoğan’ın yaptığı “Çalındı” imasını da eklersek BDP’nin faturayı partide çalışan birkaç kişi ile gazeteci Namık Durukan’a kesme niyetinde olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, zabıtların gazeteciye ulaşana dek geçtiği ‘çoğaltılma’ süreci araştırıldığında, sorunun BDP’deki ‘kolektif dikkatsizliklerin’ ürünü olduğu anlaşılıyor. İddiaya göre parti soruşturmasında şu sonuç ortaya çıktı: 26 Şubat’ta BDP Parti Meclisi, İmralı heyetinin Öcalan ile yaptığı görüşmeyi ele almak için toplandı. Kışanak, tutanakları PM üyelerine okudu. Toplantıdan önce ‘zabıtların okunacağı, çoğaltılmayacağı’ yönünde bir karar alındı ve üyelere de açıklandı. PM toplantısına yemek molası verildi. Üye ve yöneticiler salondan ayrılırken okunan tutanaklar salonda bırakıldı. İki PM üyesi, tutanakların bir kopyasını almakta bir sakınca görmedi. Hızlı şekilde fotokopi çekildi ve ana kopya yerine konuldu. İkinci fotokopi diğer PM üyesi içindi. Ardından Demirtaş’ın yakın ekibinden bir isim de kendisine bir kopya istedi. Fotokopi çekenlere yardımcı olan bir parti çalışanı kendisi için ‘kopyala’ düğmesine bastı. Bir parti yöneticisi durumu farketti ve ‘Nedir’ diye sordu. ‘Ders notu’ yanıtına inanmayıp süreci noktaladı ama iş işten geçmişti. 30 dakikada en az 4 kopya alınmıştı. Kopyalar BDP dışına çıktıktan sonra ise ne kadar çoğaltıldığını bilen yok. BDP, son derece gizli tutulması, hatta çelik kasalarda saklanması gereken bir metni, ciddi ihmaller sonucunda çoğaltmayı başarmış, O metinlerin peşinde olan onlarca gazeteciden biri de kurduğu ilişkiler sayesinde o kopyalardan birine ulaşmıştır. Demirtaş eğer Salı günü faturayı gazeteciye ya da BDP binasında maaşla çalışan birkaç kişiye yıkarsa, BDP’nin kolektif ihmalini örtbas etmiş olacak.
Yeni aşamaya ‘sivil’ hazırlık
BDP’nin, sızıntının kaynağını açıklaması bu konuyu gündemde tutmaya devam eder. Belki bizler bunu tartışırken çözüm sürecinde yeni bir aşamaya geçilir. Haftaya PKK’nın elindeki kamu görevlileri ve askerlerin serbest bırakılması, Kandil’in, PKK’nın Avrupa kanadının ve BDP’nin Öcalan’a verdiği yanıtların İmralı’ya ulaşması gibi gelişmelerle karşılaşacağız. 4. paketin TBMM’deki görüşülme takvimi de sürecin başka bir somut gelişmesi olacak. Öcalan’ın Nevruz’da PKK’ya ve hükümete ilk somut çağrısını yapması gündeme gelebilir. Üçüncü bir yol kazası olmadan bu gerçekleşebilirse PKK’nın çekilme sürecine tanıklık edebiliriz. Hükümet, sürece ilişkin hazırlıklarını tamamladı ve Öcalan’ın çağrıyı yapmasının ardından sivil toplumu harekete geçirecek planı hazırda tutuyor.