YENİ YASA SANSÜR YÖNTEMLERİNDEN DEĞİL HAKLARDAN BAHSETMELİ
(İYAD 8.11.2011 Tarihli Basın Açıklaması) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç geçtiğimiz günlerde internet medyasıyla ilgili yasal bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu ve bu konuda hazırladıkları taslağı tartışmaya açtıklarını bildiren bir açıklama yaptı. Arınç, yeni yapılacak düzenlemeyle birlikte internet basının Basın Kanunu’na dahil edileceğini mevkutelerde veya basında gazete, gazeteci ne demekse, basın kartı için hangi şartlar gerekiyorsa, bunun sağladığı avantajlardan, imkanlardan nasıl istifade edilecekse, Basın Kanununun uyarıları, müeyyideleri aynı şekilde internette haber portalları için de geçerli olacak” şeklinde konuştu.
Sayın Arınç’ın internet haberciliğinin de Basın Kanunu’na eklenmesi konusunda yaptığı tespitlere katılıyoruz, ancak Arınç’ın sanki müjde verirmişçesine yaptığı bu açıklamasında sıkça kullandığı sorumluluk, yükümlülük, zorunluluk, mecburiyet gibi kelimeleri kullanmak yerine Türkiye’de basın özgürlüğünün nasıl sağlanacağı ve sayıları on binleri bulan yasaklı sitelerle ilgili ne yapılacağını da söylemesinin daha uygun olacağını düşünüyoruz.
Ayrıca Arınç’ın internet basınıyla ilgili birden fazla derneğin olduğunu ve taslağın bu derneklerle birlikte hazırlandığı açıklamasını da samimi bulmuyoruz.
Evet Türkiye’de internet haberciliğinin bir meslek dalı olarak kabul edilmesi için çalışan birkaç dernek mevcut. Ancak nedense, bunlardan biri ve hatta ilk kurulanı olan İnternet Yayıncıları Derneği’nin bundan haberi olmuyor. Hükümet kendine yakın gördüğü bazı derneklerle kafa kafaya verip taslaklar oluşturuyor. Taslağı tartışmaya açtık deniyor. Olumsuz eleştiri gelmedi deniyor. Arınç, yasayı herkesin beğeneceğini tahmin ediyorum diyor. Ne zaman ve nerede tartışmaya açtınız? Kimlerin fikrini aldınız? Taslağı birlikte hazırladık dediğiniz derneklerin başkanları veya yöneticileri yüksek ziyaretçisi olan ve hükümete toz kondurmayan sitelerin de sahipleri midir? Amaç bu kişilerin reklam pastalarını Basın İlan Kurumu’nun ilan ve reklam gelirleriyle de zenginleştirmek mi?
Yoksa asıl amaç günden güne daha da bağımlı hale gelen Radyo, Televizyon ve Gazetelerin karşısında her şeye rağmen özgürce durabilen internet medyasını da bağımlı hale getirmek, reklam gelirleri, sarı basın kartı gibi söylemlerle bağımlaştırmak mı?
Yeni yasal düzenlemelerin internet yayıncılarını kontrol altında tutma amacı gütmeden yapılması gerekiyor. Yeni yasanın 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da olduğu gibi sadece sansürün yöntemlerini içermek yerine internet basınının haklarından bahsetmesi gerektiği en önemli şarttır.